Yusuf ALİOĞLU Köprüler ve Çamurlu Sular
Yazı Detayı
17 Ağustos 2023 - Perşembe 18:39 Bu yazı 2366 kez okundu
 
Köprüler ve Çamurlu Sular
Yusuf ALİOĞLU
 
 

Telefondaki ses, uzunca bir koridorun sonundan gelen boğuk, hırıltılı, derin ve isteksiz bir cevap gibiydi. Sormadıkça konuşmuyor, konuşmasına kısa cümlelerle adeta tasarruf tedbirleri uyguluyordu. Arkadaşının ilgisizliği, soğuk ve mesafeli duruşu tüm heyecanını kırmıştı. Muhatabının ağzından neredeyse dilekçeyle laf alıyordu. Hele satılmamış tampon mal misali kullandığı seri sonu kelimeler isteksizliğini iyice öne çıkarıyordu. Oysa büyük bir özlem ve karşı konulamaz bir heyecanla tuşlara dokunmuş, yılların şahidi bir sesi kulaklarından kalbine misafir etmek istemiş, kurumaya yüz tutmuş hatıra coğrafyasını bu sesin bereketi ile sulamak, yeniden yeşillendirmek istemişti.

 

Hatların yoğunluğu, mekanik problemler, günlük meşguliyetler, aradan geçen uzun yıllar gibi yumuşatıcılara sığınarak kendini bir daha tanıttı:

 

‘Benim, İsa. Liseden sınıf arkadaşın.’

 

Diyalogun daha doğrusu monologun öbür yakasında duran ve yaşananları zaman kaybı kıvamında karşılayan ses tonu isteksizlik denizine demirlemiş bir makine gibi süreci yavanlaştırıyordu.

 

Etrafına neşe saçan, o tebessüm bahçesi, o muhabbet şelalesi, o insan canlısı arkadaşına ne olmuştu böyle? Neredeyse ‘tanıyamadım’ deyip kapatacaktı telefonu.

 

Pişmanlık ve ısrar kutupları arasında defalarca gidip geldi. Bu çaldığı kaçıncı gıcırtılı kapıydı? Yaşadıklarının anlamı neydi? İnsanlara neler oluyordu böyle? Bu köprünün altından da mı çamurlu sular akmıştı? Yoksa onu da mı tatlı zehirli sulara alıştırmışlardı?

 

Birden kabus senaryosu gibi diğer örnekleri hatırladı. Evet, şairin dediği gibi ‘onlar hep benziyordu biribirilerine’. İlçe hastanesine müdür olan sınıf arkadaşı da müdürcülük oynamamış mıydı? O saf, o temiz, o su gibi berrak sima gitmiş; yerini, bürokrasinin kalın çizgilerinin ana alter olduğu, mevzuat bombardımanının hayalet şehirlere dönüştürdüğü, hukuk boşluklarını ‘benim memurum işini bilir’ halleriyle kucaklamış sıradan, basit, mazota bulanmış keçe gibi bir surat almıştı.

 

Güneşin doğuşunun ve batışının ya da akrep ve yelkovanın biteviye salınımının ikisi açısından anlam farklarıyla dolup taştığını fark ettiğinde ilk vurgunu yemişti. Ziyaret ettiği müdür odasında geçmişi yad etmek ve bazı öğrencilerin ve öğretmenlerin repliklerini tekrarlamak istediğinde baltayı taşa vurduğunu anlamıştı. Burası önemli bir makamdı zira. Konuşmalarına zinhar dikkat etmeliydi. Müdür beyin arkasına konumlandığı masa Cebrail’in kanatlarından bir yansıma gibiydi. Duvarları süsleyen ve aslında birer yağlı peyke gibi duran mevzuat çerçeveleri kudretli devletin sınırsız gücünden birer nefes gibiydi. Yüzlerce evrak imzaya geliyor, dosyaların biri dolup biri boşalıyor, dolaplara sığmayan klasörler sağa sola sıralanıyor, büyük meblağlı ihale ilanları yazılıp çiziliyor, odaya girip çıkan memurlar türbenin dallarına çaput bağlayan kadınlar ve genç kızlar misali soruyor ve cevap veriyor, diğer kurumlarla bitmeyen telefon trafiği de ne kadar önemli bir meşguliyet içinde olduğunu gösteriyordu.

 

Birden ünlü bir psikoloğun, ‘içinizdeki çocuğu daima canlı tutun’ sözünü hatırladı. Bu gözlerle etrafa yeniden bir bakış attı. Bulamadı bulmayı ümit ettiği bulunmazları. Çocuk yanlarımızın riyasız, samimi, hesapsız, kitapsız içtenliği bu odalarda tükenmişti maalesef. Lüks ciltli, kalın kitapların ruhaniyetinden eser yoktu bu yerlerde. Kırların rengarenk çiçekleri, dağların hayat sunan güzellikleri çekmecelerden taşan kırtasiye malzemelerinde tükenmişti. Çocukluğun besleyip büyüttüğü iffet duygusu bu duvarların dibinde bekaretini kaybetmişti. Vekil beyin danışmanından aldığı telefonla yüzünün rengi değişen, soluk alış verişleri hızlanan, neredeyse telefonda ceketinin düğmelerini ilikleyen müdür beyin ilgi pusulası başka yönleri gösteriyordu artık.

 

Birden toparlandı. Sesini yenilemese karşıdakinin varlığı belli olmayacaktı. Diyalogu sürdürmenin anlamı yoktu artık. Zira muhatabını etkileyecek bir aşiret, tarikat, ticaret ya da siyaset sermayesi yoktu. İsminin önünü süsleyen bir titr de biriktirememişti. İktidar iksirinden koklamamış, kralın sofrasına kurulmamış, şehirleri yağmalayan çetelere yakın durmamış, sırtını bir yerlere yaslama gereği duymamıştı. Seyyar satıcıların ürünlerine asla itibar etmemiş; çok ağlayandan, çok gülenden ve çok bilenden ısrarla uzak durmuştu. Kitabı anlatılara, pratiği bilgiçliklere, sükuneti şiddete, müstakil duruşu göbekten bağlılıklara tercih ettiği için nereye gittiği bilinmeyen trenleri hep kaçırmıştı.

 

Ama şimdi; büyük fay hatları üzerine umarsızca kurulmuş ve her an binlerce sosyal deprem yaşayan bu sosyoloji, bir ibret vesikası misali eşyanın boyutlarını öğretiyordu. Okumak isteyenler için ne müthiş göstergeler, ne muazzam belgeler sunuyordu.

 

Anladığı kadarıyla; bir antikacı gibi biriktirdiği, bir nakkaş gibi süslediği, bir aktar gibi güzel kokular sürdüğü hatıra arşivinin pek de alıcısı yoktu. Bir sancının vücuda ilk girmesi gibi apayrı bir his, apayrı bir duyumsama olan kardeşlik, dostluk ve arkadaşlık korkunç bir irtifa kaybederek anlam kaybına uğramıştı. Kulaklarında şairin, ‘Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti’ sözleri çınladığında bir kez daha diyaloğu sürdürmenin anlamsızlığına karar vermişti.

 

Kıytırık ilişkilerin ve değersiz birikimlerin kirlettiği bir sayfayı daha buruşturarak hatıra defterinden koparttı ve köpek yavrularının oynaştığı devlet çöplüğüne attı.

 

Su kuyusuna yolladığı kovası kavruk çöl kumlarıyla geri dönmüştü. Oysa bir Yusuf’la müjdelenmeyi ne çok isterdi.

 

‘Kıymetli zamanınızı daha fazla almayayım.’ diyerek telefonu kapattı.   

 
Etiketler: Köprüler, ve, Çamurlu, Sular,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
04 Ağustos 2025
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
1671 Okunma.
14 Mayıs 2025
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
970 Okunma.
22 Nisan 2025
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
4969 Okunma.
16 Mart 2025
ŞEBBİHALAR HER YERDE
633 Okunma.
09 Mart 2025
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
672 Okunma.
08 Eylül 2023
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3012 Okunma.
13 Temmuz 2023
Biriktirdiklerim-7-
2156 Okunma.
27 Mayıs 2023
Bingöl’ün Referandum Karnesi
2511 Okunma.
07 Mayıs 2023
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
1730 Okunma.
29 Nisan 2023
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1451 Okunma.
24 Nisan 2023
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2157 Okunma.
11 Nisan 2023
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2067 Okunma.
05 Nisan 2023
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
1495 Okunma.
23 Mart 2023
“Ben de adayım”
1696 Okunma.
18 Şubat 2023
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2010 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1279 Okunma.
18 Şubat 2023
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1433 Okunma.
18 Şubat 2023
Biriktirdiklerim-6
1325 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
1523 Okunma.
08 Kasım 2022
Engerek Soyu
1990 Okunma.
16 Eylül 2022
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3467 Okunma.
05 Eylül 2022
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2103 Okunma.
22 Ağustos 2022
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
2831 Okunma.
02 Ağustos 2022
Libası İdrarlı Adamlar
2704 Okunma.
27 Haziran 2022
“Hayatın Anlamı” Nedir?
3944 Okunma.
21 Haziran 2022
‘Ey kötülük!’
2259 Okunma.
24 Mayıs 2022
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3071 Okunma.
05 Mayıs 2022
'Sıkıntı yok!'
2757 Okunma.
19 Nisan 2022
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
2875 Okunma.
08 Nisan 2022
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
2563 Okunma.
20 Mart 2022
Hakikate Tanıklık Nedir?
2566 Okunma.
03 Mart 2022
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
2892 Okunma.
09 Şubat 2022
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4467 Okunma.
13 Aralık 2021
Frankfurt'ta Bir Haşimi
6856 Okunma.
17 Kasım 2021
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
4922 Okunma.
09 Eylül 2021
Harf Eken Kelime Biçer
5814 Okunma.
24 Ağustos 2021
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
3665 Okunma.
24 Haziran 2021
Çekilin aradan, maradan...
5526 Okunma.
15 Haziran 2021
'Biraz da ben konuşayım'
4393 Okunma.
28 Mayıs 2021
‘Apaçık’ Şiir
4553 Okunma.
06 Mayıs 2021
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
4682 Okunma.
22 Nisan 2021
Kitaplar Dolusu Susmak...
3704 Okunma.
16 Nisan 2021
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3366 Okunma.
23 Mart 2021
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
4686 Okunma.
18 Ocak 2021
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
12039 Okunma.
22 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -5-
2544 Okunma.
10 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -4-
2968 Okunma.
04 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -3-
3224 Okunma.
30 Kasım 2020
Parayı Nereye Yatırmalı?
2968 Okunma.
26 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -2-
3386 Okunma.
16 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -1-
3444 Okunma.
19 Ekim 2020
Ne Zaman Reşit Olacağız?
4662 Okunma.
Haber Yazılımı