İslam fert ve toplum terbiyesini "edep ve hâya üzerine kurmuştur." Hâya utanma ar, hicap anlamlarına gelir. Edebe aykırı olan olaylar meydana gelince kalbin duyarlılık kazanması ve ızdırap duymasıdır. İslam ahlakının en temel kavramlarından biri ise hâyadır. Bünyesinde hayatı, huzuru, sağlığı, selamı, dostluğu, rahmeti ve bereketi barındırır. Hâya aynı zamanda afet ve beladan salim olmayı çirkin ve yerilmiş herşeyden uzak durmayı ifade eder. Hayâ müslüman'ın kişiliğini tamamlayan en önemli özelliklerdendir. Hâya ahlaklı ve onurlu bir hayatın anahtarıdır. Hâyanın Allah'a, insanlara ve kişinin kendine karşı olmak üzere üç kıstası vardır.
Allah'a karşı hâya, onun "emir ve yasaklarına uymaktır."
İnsanlara karşı hâya, onları rahatsız edecek her türlü kötü söz ve davranıştan kaçınmaktır.
Kişinin kendine karşı hâyası ise edepli olmaktır.
Sevgili Peygamberimiz ( S.A.V ) "Ben güzel âhlakı tamamlamak üzere gönderildim." Diyer bir hadisi şeriflerinde ise; "Sizin en hayırlı olanınız, ahlâken iyi olanınızdır." Buyuran Peygamber Efendimiz edep ve hâya timsalidir. Unutmayalım ki, kalp, göz, kulak, dil ve el edepli, hâyalı olmadıkça bunların sahibinin edepli, hâyalı olması mümkün değildir. Kalbin hâyasızlığı nifak, riya ve samimiyetsizliktir. Gözün hâyasızlığı harama bakmasıdır.Dilin hâyasızlığı, gıybet ve iftira gibi günahların işlenmesidir. Elin hâyasızlığı harama el uzatmaktır. Kulağın hâyasızlığı, harama kulak vermek ve insanların mahremiyetlerinden haberdar olmaktır. Onların ayıp, kusur ve hatalarını araştırmak ve bunları toplumla paylaşmaktır. Oysa; Cenab-ı Allah (C.C) Hâya sahibidir, ayıp ve kusurları örtendir.
Yüce Rabbimiz (C.C)'luhu Ayet-i Kerime'de şöyle buyurmaktadır! "Deki; Rabbim açık ve gizli kötülükleri haram kılmıştır. Günahı ve haksız yere sınırı aşmayı haram kılmıştır. Hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Hâya, bütün erdemlerin özüdür. Hâyasını kaybeden hayatını ve bir başka ifadeyle varoluş, yaratılış amacını kaybetmiş demektir. "Evet hâya, hayattır, hâyasızlık ve fuhşiyat ise rezaletin, kötülüğün, tembellik,miskinlik ve kokuşmuşluğun kaynağıdır."
Hz.Peygamber Efendimiz (S.A.V) "İmanın yetmiş küsür şubesi vardır. "Hâya da imandan bir şubedir."
Vücudun maddi canlılığını ve organların birbiriyle kenetlenmiş şekilde ayakta durmasını sağlayan ruh olduğu gibi, manevi hayatı da ayakta tutan hâyadır. Bu bakımdan insanın hâyası, ruhu ve can damarından daha önemlidir.
Ne yazık ki, modern ve çağdaş toplumlarda insanoğlu, bilgi, iletişim ve teknolojide kaydetmiş olduğu ilerlemeyi, gelişmeyi, nezakette, edep ve hâya da gösterememiştir. Yüce Allah'a gerçek manada iman etmiş ve hâya duygusunu yitirmeyen insan, iyilik ve güzelliklere yönelir, kötülük ve haramlardan uzak durur.
Buna karşılık, Allah'a olan inancı zayıf, hâya perdesi yırtılmış, veya aşınmış, nefsine ve şeytana yenik düşmüş insan ise kötülük ve haramları kolayca işleyebilir. Rabbim bütün "islam âlemini ve insanlığı hâya dan, edep ve adaptan, mahrum bırakmasın, doğru istikamet üzere yaşamayı ve imanlı bir şekilde çene kapamayı" nasip eylesin inşallah!
Sevgiyle kalın
Mehmet Korkutata
|