|
|||
![]() |
KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLMAK! | ||
Mehmet Korkutata | |||
mkorkutata@hotmail.com | |||
İnancımıza göre yalnızlık sadece Yüce Allah (C.C) ya mahsustur. Yalnızlık ve kimsesizliğin sadece insana özgü bir durum olmadığını millet olarak biliriz. Malumunuz yeryüzünde insan kadar, anne' baba'ya ve insanlara ihtiyaç duyan başka bir varlık yoktur. Nitekim hayat tek başına taşınabilecek bir yük değildir. İnsanın sosyal bir varlık olması da bu gerçeğe dayanır. Malumunuz, üzüntü ve keder paylaşıldıkça azalır, sevinç ve mutluluk ise paylaşıldıkça çoğalır. Dert ve sıkıntıları en fazla paylaşılmaya layık olanlar hiç şüphesiz ‘'kimsesizler’' olarak nitelediğimiz, toplumumuzun ilgi, şefkat ve merhamete muhtaç kesimleridir. Kimsesizler denilince aklımıza öncelikle yetimler gelir. Peki, sadece anne ve babaları vefat etmiş çocuklar mı yetim ad edilir? Yoksa daha hayatlarının baharında anne ve babaları ayrılmış, boşanmış çocuklar veya anne ve babaları tarafından terkedilmiş, ilgisiz kalmış, çocuklarmıdır, yetimler? Hayatın ağır yükü altında beli bükülmüş, kendisine selam verecek, hal hatır soracak bir ses, bir nefes bekleyen yaşlılarımız bizim kimsesizlerimiz değilmidir? Hastane de ameliyat olmuş, şifa bekleyen, hastane köşelerinde inim inim inleyen çaresiz bakışlarıyla umut ışığı arayan hastalarımız bizim kimsesizlerimiz değilmidir? Herhangi bir sebepten dolayı sokaklara, köprü altlarına düştüğünü bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz sokak çocukları bizim kimsesizlerimiz değil midir? Depremde evi yıkılanlar da bizim kimsesizlerimiz! Onlar için elimizden gelen bütün imkânlarımızı seferber etmeliyiz. Yardım eden, yardım görür. Kimsesizlere çare ve umut olana kulda, Cenab'ı Allah' ta yardımcı olur. Bir de dünyanın kimsesizleri vardır. Bütün insanlık bilir... Maalesef batı her daim ilgisiz kalmış, yapılan soykırımları, katliamları, ambargoları görmezden gelmiştir. Üzülerek aklıma gelen bir kaç örnek vereyim!!! Filistin, Suriye, Uygur Türkleri, Afrika dünyanın kimsesizleri değil midir?.. Tokların israf ettikleriyle bütün bir coğrafyanın açlığını tamamıyla ortadan kaldırılabileceği gerçeğine rağmen, bu mazlum ülkeler kendi dert ve ıstıraplarıyla başbaşa bırakılmış değilmidir?.. Bunlar ve sayamadığımız daha niceleri bizim kimsesizlerimiz değilmidir... Tamamı insanlığın ortak sorumluluğuna, merhamet, şefkat ve ilgisine emanet edilmiş değillermi?.. Bu emaneti taşımaya en fazla ehil olanlar ise mü’minlerdir... Çünkü mü’minler her şeye ve herkese Allah’ın nazarıyla bakarlar... Yaratan’dan ötürü yaratılanı severler!.. Onlar, Allah’ın nuruyla bakan, şefkâti ve merhameti bol olan insanlardır.. “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” düsturuyla yaşarlar ve onlar “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin," müjdesine mazhar olmuş kimselerdir. Çünkü onlar “merhameti kendisine ilke edinmiş” Rahman ve Rahîm olan Yüce Allah'ın kullarıdır... Öyleyse geliniz, merhameti sonsuz Rabbimizin kulları olarak her şeye ve herkese O’nun merhametiyle nazar edelim... Kimsesizlerimize kimse olalım. Anne ve baba ilgisinden mahrum kalmış çocuklara aile olmaya, çaresizlere çare olmaya çalışalım.. Gelin hep birlikte şu ölümlü dünya' da, hayatlarına iyilik ve güzellikle dokunduğumuz ve arkamızdan samimiyetle hayır dualar edecek insanlar bırakalım.! Yüce Allah'ın rahmeti, bereketi ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun İnşallah..! Sevgi ve muhabbetlerimle... |
|||
Etiketler: KİMSESİZLERİN, KİMSESİ, , OLMAK!, , |
|