|
|||
![]() |
Esas olan verimliliktir | ||
Vehbi KORKUTATA | |||
Türkiye Cumhuriyeti Devleti AK Parti hükümetinin özverili çalışmasıyla, bu yıl yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomi haline gelmenin mutluluğunu milletçe yaşama imkanına kavuşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 2026'da Dünya Bankası'nın tanımıyla gelişmiş ülkeler kategorisine girmiş olacak. Dünyanın büyüme hızının düşük seyrettiği bir döneminde; Türkiye için önümüzdeki 5 yıl ortalama yüzde 3 civarında küresel büyüme öngörülüyor. Çünkü dünya çok büyük bir borç içinde ve bu büyümeyi sınırlıyor. Bir çok ülke nüfusunda ciddi bir yaşlanma söz konusu. Verimliliğin düşmesi, yatırımlarda da nispeten düşük bir seyir bu yaşlanan nüfuslu ülkelerde kaçınılmazdır. Bütün bunları bir arada düşündüğümüzde zaten büyümenin dünya genelinde sınırlanması bariz beklenmelidir. Ancak daha da önemlisi dünyada çok ciddi bir jeopolitik çöküntü olduğunu ve son yıllarda büyük çekişmeler nedeniyle korumacı politikalarla ticaret devam edecek gibi görünüyor. Yakın ve dost ülkelerle ticaret noktasında Türkiye'nin ön plana çıkacağına inanıyorum. Tabii ki, ülkemiz için bu önemli fırsatlar içeriyor. Ülkemiz açısından özellikle pandemi sonrası sekteye uğrayan ticaret noktalarına en iyi alternatifin yakın coğrafya ve dost ülkeler olduğu görülmüştür. Tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar çevik üretim kabiliyetlerimizle ihracatta önemli bir oyuncu olmamızın önünü bir çok alanda açmıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin krizlerle mücadele ve fırsata çevirme kabiliyetine sahip olduğunu düşünmeden edemiyorum. AK Parti iktidarının üzerinde çalıştığı üç temel bileşeni var. Bileşenlerinden birincisi ve en önemlisi “enflasyon." Yani fiyat istikrarının tekrar sağlanması. Maalesef dünyada da pandemi sonrası çok yüksek enflasyonist bir dönem söz konusu ama tabii ki, Türkiye'de enflasyon maalesef çok daha yüksek seviyelerde. Enflasyonun yüksek olduğu yerlerde iş yapmak kolay değil. Öngörülebilirlikten, sürdürülebilir büyümeden bahsetmek zorlaşıyor. Türkiye'yi tekrar yüksek, sürdürülebilir, dengeli bir büyüme patikasına sokmak için enflasyonla mücadelede AK Parti iktidarının kararlığının ve farklı metodlar denemekten çekinmeden irade koyarak çaba ortaya koyması olumlu tesir yaptığını gözlemlemekteyim. İktidarın görevi süresince devraldığı andan itibaren ülkemizi ulaştırdığı seviyeler inkar edilemez. Gelinen noktada mücadele vermeyi zorunlu kılan faktörler sebebi ile tökezlediğimiz durumlar olsa da her krizden daha tecrübeli ve dirayetli çıkabildiğini gördüğümüz için yine ve daha iyiye ulaştıracak hamleler yapacağını umut ediyorum. Bu arada tökezlediğimiz unsurlar yabana atılır engeller olmadığını kabul etmek gerek, en büyüklerinden biri COVID küresel olarak tüm dünyayı etkiledi. Biraz eskiye gidersek hala etkileri devam eden 15 Temmuz darbe girişimi. Gururlanmazlarsa gezi olaylarını da bu engel unsurlardan diye hatırlatmak isterim. Bunların yanı sıra Ukrayna savaşı cidden hem boyutu itibariyle hem ticari yakın coğrafyada olması hasebiyle, belki birazda küresel güçlerin işine geldiği gibi çomak sokmaları neticesi Ülkemizi ziyadesiyle ilgilendirmektedir. 11 ilimizi etkileyen asrın felaketi hem maddi hem manevi olarak her hangi bir eski iktidar döneminde baş edilemez boyutta elim bir hadise olarak aklımızdan hiç çıkmayacaktır zaten. Krizler, pürüzler bitmeyecektir, bakalım Eris Varyantı nasıl etki edecek/ettirilecek? Ekonomi dediğimizde düz çizgide ilerleyen bir stratejisi olmayacağı aşikar. Tüm bu unsurlar doğrudan etki etmektedir. İhracat dediğiniz zaman tabii ki işin içinde üretim var, istihdam var, yatırım var. Dolayısıyla aslında Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın da vurguladığı gibi; yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifine sahibiz. Dolayısıyla ülkemiz için çok önemli fırsatlar söz konusu. Bakın Türkiye'nin altyapısı bence gelişmiş ülkeler düzeyine neredeyse çıkmış durumda. Dünya Bankası'nın lojistik endeksine bakın, 38. sıradayız ve dünyadaki 91 gelişmekte olan ülkenin önündeyiz, bu güzel bir gösterge değil mi? Türkiye'nin dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak fırsata çevirebileceği çok değerli özelliklerinin bulunduğunu biliyoruz. Türkiye'nin nüfusuna oranla sahip olduğu kişi başına düşen milli gelirinin ne ifade ettiğini hep soruyorum. Bugün de soruyorum ülkemizin yatırımcılarına.. Dünyada bana nüfusu 80 milyonun üzerinde olup da kişi başına milli geliri 10 bin doların üzerinde olan kaç ülke sayabilirsiniz? Tabii ki ABD var, Japonya, Almanya, Meksika, Rusya ve Çin var. Türkiye, 7'nci ülke. Nüfusu 85 milyona çıkartırsanız Almanya da çıkıyor denklemden ve 6. Ülke olarak istatistiklerde yer buluyoruz. Dolayısıyla gerçekten biz şimdi reformlarla fiyat istikrarına yönelik programıyla biz yeni bir hikaye oluşturacağız. Yeni bir hikaye yazacağız. Dolayısıyla dünyadaki bu gerginliklere rağmen inşallah fırsatlarla ülkemiz yoluna devam etmelidir diye düşüncemi sizinle paylaşmak istedim.. "Esas olan verimliliktir, inovasyondur, belki daha önemlisi standardizasyondur." Sevgi ve Saygılarımla Araştırmacı Gazeteci Yazar Vehbi Korkutata |
|||
Etiketler: Esas, olan, verimliliktir, |
|