Bingöl Üniversitesinden Nimetullah Korkut, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Koyun ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesinden Prof. Dr. Abdullah Mart’ın “Suların Katil Tuzakları; Paraşüt Balık Ağı Bingöl Örneği” başlıklı çalışmaları, Türk Doğa ve Fen Dergisinde yayınlandı.

2015-2016-2017 yıllarında Göynük Çayında 40 kilometrelik alanda yapılan çalışma,

Genç demiryolu köprüsü-Kervansaray (18 km), Kervansaray-Ilıcalar (11 km) ve Ilıcalar-Alatepe (12 km) bölgelerinde gerçekleştirildi.

Çalışmada; dere yatağının birinci aralığında 45, ikinci aralığında 52, üçüncü aralığında 33 olmak üzere toplamda 130 adet eski ve yeni görünümlü tırıvırı kalıntısı tespit edildiği belirtildi.

Araştırmada, “Çalışma boyunca sadece suyun dışındaki dere yatağında rastlanan ağ kalıntıları sayılabilmiş, su içinde kalıpta sayılamayan miktarın ise tespit edilenlerin 3-4 katı olabileceği tahmin edilmektedir. Çalışma süresinde avlaklarda rastlanan tırıvırı avcılarına bu av malzemesinin sadece günü kurtaran bir etkinlik olduğu, ancak olumsuz etkilerinin uzun yıllar devam ettiği bilinci verilmeye çalışılmıştır” denildi.

SU CANLILARINA BÜYÜK ZARAR VERİYOR

Paraşütün, iç sularda balık stoklarına zarar veren bir avlanma yöntemi olduğu vurgulanan çalışmada, şu bilgilere yer verildi: “Tırıvırı (PFN) olarak bilinen olta takımının balık stoklarına zarar verdiği bilinmektedir; ancak iç sularda kullanımı her geçen yıl artmaktadır. Dere dibindeki kayalara yakalanan Tırıvırı, yıllarca orada kalır ve balıklara ve diğer canlılara zarar vermeye devam eder.

Naylon yapısı sayesinde nehirler, göller, göletler ve hatta denizler gibi her türlü su ortamında kullanılabilen bu av malzemesi doğada yıllarca kalabilmektedir.

Tırıvırı alabalık, tatlı su kefali, uskumru, tatlı su kerevitleri gibi suda yaşayan organizmalar ile yılan, kuş gibi diğer organizmalar için çok zararlıdır.”

KULLANIMI ÇOK YAYGIN

Tırıvırı kullanımının çok yaygın olduğu kaydedilen çalışmada, “Birkaç yıl öncesine kadar bu ağların imalatı çoğunlukla uzak doğu menşeli olup, çeşitli yollarla Türkiye'ye kaçak yollardan girmişlerdir. Ancak bu ağlar Türkiye'de üretilmekte veya ithal edilerek bitmiş ürünlere dönüştürülmekte ve ne yazık ki kanun veya yönetmelikle yasaklanmış olmasına rağmen dağıtılmakta ve satılmaktadır. Tırıvırı elde etmek çok kolaydır ve herkes bu yasaklı av malzemesini cüzi bir ücret karşılığında satın alabilir. Yeni ve sabırsız avcılar, şehir merkezindeki bir av pazarından 4 veya 5 TL gibi küçük bir ücret karşılığında Tırıvırı satın alabilirler. Avlanma ruhsatı olmayan veya yasak olup olmadığını bilmeyen kişiler bu av malzemesini oldukça yoğun bir şekilde kullanmaktadır” denildi.

BALIK TUTMADA TIRIVIRI KULLANILMAMALI

Çalışmada, tırıvırı ile mücadelede yapılması gerekenler şöyle sıralandı:

-Bu mücadele bireylere bağlı olduğu için mücadele öncelikle ailede ve okullarda başlatılmalı ve gelecek nesiller bu bilinçle yetiştirilmelidir.

-Doğa sevgisi ve amatör balıkçılık ruhu halka yaygınlaştırılmalı ve bu kişilerin en az bir dernekte katılımıyla güçlü sivil toplum kuruluşları oluşturulmalıdır.

-Sivil toplum kuruluşları Tırıvırı (PFN) zararları hakkında bilgi vermelidir ki dernekler ve medya nezdinde kamuoyu bu konuda bilgilendirilmelidir.

-Doğa ve avcılıkla ilgili söyleşilerde konu sık sık gündeme getirilmeli ve zararları anlatılmalıdır.

-Tırıvırı (PFN) ile avlanmanın doğaya ve sürdürülebilir amatör balıkçılığa verdiği zararlar avlanma alanlarındaki insanlara anlatılmalı ve mücadeleye davet edilmelidir.

-Tırıvırı (PFN) satan işletmeleri uyarmalıyız. Satışların devamı halinde çevremize verilen zararlar duyurulmalıdır.

-Gerektiğinde tebligat telefonları ile sorumlu kurum ve kuruluşlara bildirilmelidir.

- Sürdürülebilir balıkçılığın gelişimi için tüm balıkçılık paydaşlarının farkındalığına ihtiyaç vardır. Bu balıkçılık malzemesinin sucul ve karasal ortamlarda hayalet avcılığına neden olduğunun altı çizilmelidir, bu nedenle kesinlikle kullanılmamalıdır.