|
||
İnsan Hakları Haftası açıklamaları | ||
CHP, Eğitim Sen ve BARO'lardan İnsan Hakları Haftası nedeniyle açıklama yapıldı | ||
GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
|
||
CHP’den İnsan Hakları Haftası açıklaması Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla 81 ilde ortak açıklama yaptı. CHP Bingöl İl Başkanlığından yapılan açıklamada, “Sahip olduğumuz hakların kilometre taşı olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 72. yılındayız. Beyannamenin kabulünün yıldönümünde; ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğunu söyleyebilmekten, COVİD-19 salgınında sağlıklı yaşam hakkımızı kullanabilmekten ne yazık ki çok uzağız” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Türkiye, ‘Özgür Olmayan Ülkeler’ kategorisinde yer almış, son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke konumuna düşürülmüştür. Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde; Türkiye 2020 yılında 128 ülke içinde 107. sıraya gerilemiştir. Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda, 9 bin 250 başvuruyla ikinci sırada yer almıştır. KHK ile ihraç edilen, haklarında soruşturma sonrasında takipsizlik ya da beraat kararı verilen vatandaşlar, yargı önünde aklanmış olmalarına rağmen, yargı kararları hiçe sayılarak görevlerine iade edilmemiş, çoklu hak ihlalleriyle baş başa bırakılmıştır.”
14 barodan ortak açıklama Aralarında Bingöl Barosunun da bulunduğu 14 ilin baro başkanlıkları ’10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ dolayısıyla ortak basın açıklaması yaptı. Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van baro başkanlıklarınca yapılan ortak açıklamada, “İnsan hakları, insanın salt insan olması nedeniyle sahip olduğu, bireyin kişiliğini ve onurunu korumayı amaçlayan evrensel ilke ve kurallar bütünüdür. İnsanlığın savaş, katliam ve soykırımlar sonucu deneyimlediği acı olaylardan sonra bu acıların bir daha yaşanmaması için insanlık ailesi “insan hakları” dediğimiz bu üstün ahlaki normlar konusunda fikir birliğine varmıştır. İnsanlık birikiminin yarattığı evrensel ilkeler ve metinler devletler başta olmak üzere toplumun her organı ve tüm bireylere uluslararası sözleşme, bildirge vb. metinlerle belirlenen insan haklarına saygı göstermelerini yükümlü kılmaktadır” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Yaşam hakkı başta olmak üzere işkence ve kötü muamele, adil yargılanma, seçme ve seçilme hakları gibi en temel insan hakları ihlallerinin devam ettiği görülmektedir. Barolar başta olmak üzere insan hakları örgütlerinin raporları kişilere yönelik işkence ve kötü muamele vakalarında artış olduğunu göstermektedir. Yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele gibi ihlallerinin artmasının önlenmesi için etkin soruşturma yürütülmeli ve failler cezasız bırakılmamalıdır. Bu sayede bu suçların işlenmesi önleneceği açıktır. Aksi durumda Kolluk idari ve adli olarak sorumlu tutulmayacağını, haklarında açılacak soruşturmalarda kendileri aleyhine bir sonuç çıkmayacağını düşündüğü takdirde bu suçlar daha yoğun ve ağır bir şekilde işlenmeye devam edecektir. Seçme ve seçilme hakkına yönelik ihlaller de bu yıl artarak devam etmiştir. Seçilmiş belediye başkanları ile diğer seçilmişler yıllar önceki soruşturmalar gerekçe gösterilerek görevden alınmış ve yerlerine kayyımlar atanmıştır. Demokratik toplumlarda istisna olması gereken bu uygulamalar, yaygınlaştırılmış ve seçme- seçilme hakkı ihlal edilmiştir. Adil yargılanma hakkı demokratik bir hukuk devletinde olmazsa olmaz bir haktır. Bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşturulması için Yargı Reformunda etkin adımlar atılmalıdır. Ulusal ve taraf olduğumuz evrensel hukuk ilkelerine göre hareket etmesi gereken yargı makamları AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayacak duruma gelmişlerdir. Siyasi partiler ve yürütme makamı bağımsız ve tarafsız yargıyı etkileyecek açıklamalardan kaçınmalı, yargı makamları da bu açıklamaları görmezden gelerek hareket etmelidirler. Kişiler hakkında soruşturma açılıp açılmaması ve tutuklu kalıp kalmamaları yönünden mahkemeleri etkileyecek açıklamalardan herkes kaçınmalıdır. Adil yargılamayı sağlayacak temel unsurlardan bağımsız savunma makamı olan Avukatlar ve baroların yargıdaki etkisi artırılmalı ve savunmayı sağlayan avukatların bağımsızlığına müdahale edilmesinden kaçınılmalıdır. Görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle savundukları kişi ve örgütlerle özdeşleştirilerek avukatlar hakkında soruşturmalar davalar açılmak suretiyle savunma makamının bağımsızlığına müdahale edilmektedir. Savunma makamı olmadan yargılamanın bir anlamı olamayacağını, savunma yaptıkları için yargılanan meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu belirtiyor ve “avukatlar savundukları kişilerle özdeşleştirilemez, savunma yapmak suç değildir” diyoruz. Demokratik bir hukuk devletinde olması gereken en temel haklardan birisi de ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü herkesin hoşuna giden ve genel kabul gören düşüncelerden ziyade genel görüşe aykırı hoşa gitmeyen düşüncelerin ifade edilme olanaklarının yaratılmasıdır. İfade özgürlüğü ve hoşgörünün olmadığı toplumların ilerlemesi ve demokratikleşmesi mümkün değildir. Nefret söylemi ve şiddet içermeyen her türlü düşünce açıklamalarının yapılmasının yasal güvencesi oluşturulmalı ve bu ifadeler yüzünden tehdit edilen kişi ve kurumların güvenliği sağlanmalıdır. Tüm dünyada etkisini gösteren pandemi nedeniyle milyonlarca insan yaşamını yitirmiştir. Türkiye pandeminin etkilerini ağır bir şekilde hmektedir. Pandemi sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmemesi ve alınması gereken tedbirlerin başta ekonomik sebepler olmak üzere zamanında alınmaması nedeniyle resmi rakamlara göre 15.500’ü aşkın insanımız yaşamını yitirmiş on binlerce vatandaşımız da sağlık sorunları yaşamıştır. Pandemi nedeniyle işinden olan yurttaşlar ile işletme sahibi yurttaşların yaşadığı ekonomik sıkıntılara yeterli destek sağlanmalıdır. Eğitimde de gelir adaletsizliği nedeniyle olanakları olmayan öğrenciler online eğitim olanaklarından yararlanmadıklarından eğitim ve öğrenim görme hakları ihlal edilmiştir. Olanaklar zorlanarak çocukların eğitim görmesi eşit ve adil bir şekilde sağlanmalıdır. Türkiye’de insan haklarının tam ve işler kılınması için; -Bugün yaşadığımız birçok insan hakkı ihlalinin temel gerekçesi yapılan Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmelidir. Bunun için siyaset kurumlarına alan açılmalıdır. -Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanmalı ve yargıyı etkileyecek açıklamalardan yürütme ve siyasi partilerin kaçınılması gerekmektedir. Bu bakımdan bugünlerde sıkça konuşulan yargı reformunun ilk ve en önemli adımı olarak yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacak etkin önlemlerin alınması gerekir. Yargının gerçek görevi olan adaletin herkese eşit şekilde uygulanmasının sağlanması gerekir. -İnsan hakları örgütleri ve baroların ağır insan hakkı ihlali iddiasının bulunduğu davalar ile kadın ve çocukların haklarının korunması gereken davalarda mağdurların haklarını etkili bir şekilde kullanmaları için müdahil olmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. -Savunma makamını temsil eden avukatlar üzerindeki baskı sonlandırılmalı ve etkin bir savunma makamının diğer yargılama makamları karşısında eşit şartlarda savunma yapmasının yasal zemini oluşturularak savunma makamı güçlendirilmelidir. -Kadına yönelik şiddetin sonlandırılması için İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülükler ivedilikle yerine getirilmedir. -Doğayı ve hayvanları koruma konusunda yetersiz yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Doğayı ve hayvanları koruyacak caydırıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Anayasada ifade edilen insan haklarına saygılı demokratik bir hukuk devletinin yaşam bulması insanlığın ortak ahlaki ve hukuki değeri olan insan hakları bilincinin yaygınlaşması için mücadele etmeye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiririz.”
EĞİTİM-SEN’DEN İnsan Hakları açıklaması Eğitim-Sen Bingöl Şubesi, ‘10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ dolayısıyla açıklama yaptı. Açıklamada, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 72. Yılına girerken insan hak ve özgürlükleri açısından bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de ciddi bir geriye gidiş yaşanmaktadır” denildi. Türkiye, Evrensel Bildirgeyi kabul edilişinden bir yıl sonra metni imzalamasına rağmen, bildirgede yer alan temel hak ve özgürlüklerin sadece metin üzerinde kaldığı ifade edilen açıklamada, “OHAL sonrasında yaşanan hukuksuz ihraçlar ve açığa almalar, düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünün fiilen ortadan kaldırılması, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin keyfi olarak yasaklanması, sendikal eylemlerin engellenmesi ve suç kapsamına alma girişimleri gibi geniş bir alanda yaşanan hak ihlalleri nedeniyle, Türkiye tarihinin insan hakları alanında en karanlık dönemi yaşanmaktadır” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bir ülkede insan hak ve özgürlükleri ile ilgili yasaların, kuralların olması, temel hak ve özgürlüklerin yasalarda yazılı olması tek başına yeterli değildir. Yasalara ya da kurallara uyulması ve onların çizdiği sınırlar içinde hareket edilmesi başta iktidar olmak üzere, herkesin öncelikli sorumluluğu olmak zorundadır. Eğitim Sen olarak, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle, dünyada ve Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerinin son bulması için toplumun tüm kesimlerini haklarına, özgürlüklerine ve geleceklerine sahip çıkmaya çağırıyoruz.” |
||
|
||
Etiketler: İnsan, Hakları, Haftası, açıklamaları, |
|
||
|