Cumhuriyetin ilanı ile birlikte tek partinin ve devamında kemalist zihniyetin sürdürdüğü ırkçı ve tekçi politikalar sonucu ülkemizde önce islamiyet daha sonra etnik halklar red edilmiştir. 

İnkar, asimilasyon ve baskıcı politikalarla din alimleri idam edilmiş, köyler boşaltılmış, konuşmak, şarkı söylemek, isim takmak, ezan okumak dahi yasaklanmıştı. 

Emperyalist güçlerin istismarı ve fitne ateşini kürüklemesiyle bin yıllardır kardeşçe yaşayan Türkiye Halkları birbirine düşman edilmiş, sözün bittiği yerde silahlar konuşmaya başlamıştır. 

Sorunu kabul edip çözme girişimde bulunan siyasetçiler, komutanlar, kanaat önderleri faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş, siyasi partiler kapatılmış, darbelerle yönetimlere son verilmiştir. 

2002’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığı’nda kurulan AK Parti, Aydınlığa Açık Karanlığa Kapalı şiarıyla iş başına geçmiş ve Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı da ne varsa Doğu da o olacak şiarı hayata geçirilmiş, Sessiz Devrim niteliğinde Doğu ve Güneydoğu da Büyük Kalkınma Hamlesi Başlatılarak, ötekileştirilmiş bölge halkları devletin asli unsuru haline getirilmiştir. 

Reformlar ve özgürlüklerle parti kapatmaları zorlaştırılmış, işkence, zülüm ve faili meçhullere son verilmiş, vesayet odakları bir bir bertaraf edilmiş, din kisvesi altında devlete sızan hain oluşumlar ortaya çıkarılmış ve tasfiye edilmiştir. 

İnkar edilen halklar tanınmaya başlanmış, devletin resmi kanarında yayınlar başlamış, üniversitede bölümler açılmıştır. 

Sağlanan yeniliklerle terör örgütlerin çıkış amaçları da böylece ortadan kaldırılmıştır.  

41 yılda 10 bine yakın şehit verilmiş, 

50 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.  

Terörün ülkemize maliyeti 2 trilyon doları aşmış, geride birçok acı, dram, travmalar, hüzünler bırakmıştır

Hiçbir güzel ve iyi yanı olmayan bu çatışma durumu; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sahiplenmesi, PKK kurucusu Abdullah Öcalan’ın kabullenmesiyle son bulmuş, terör örgütü kongresini toplayarak kendini feshetmiş ve silah bırakma aşamasına geçilmiştir. 

Türkiye’de evladını kaybetmiş hiçbir anne baba yaşanan bu olumlu tablodan şikayetçi olmayacaktır. 

41 yıllık süreçte kazanan hep savaş boranları olmuş, ülkemiz kendi iç meseleleri ile meşgul edilmiş, İslam coğrafyası yerle bir edilmiştir. 

Sağlanan bu tarihi birlikteliğe karşı duranlar, kandan beslenen, terörden nemalanan, emperyalistlere uşak olmuş, millete ve devlete düşman kişilerdir. 

Bu işten siyaset devşirip milliyetçi rolüne geçiş yapanlar milletin vicdanında hapsolacaktır. 

Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle bu birliktelik Kudüs İttifakıdır. 

Türk-Kürt ve Arap Birlikteliği hem Ortadoğu hem İslam Coğrafyasına hem de Dünya’ya Yeni Bir Nizam getirecektir.