Bölgeden ağaç kesimlerinin devam ettiği haberleri aldıklarını belirten Karaarslan, “Ormanları korumak için stratejiler geliştirilmesi gerekirken, bir köyü, ormanı, arıyı, ekosistemi yok eden, o eğimli arazilere iş makineleriyle girmek ve ağaç kesmek katliamdır” dedi.

İlin yöneticilerine sitemde bulunan Karaarslan, şunları söyledi: “Orman bölge müdürlüğünün, valimizin bu konuda bilgisi var mıdır? Varsa, ne tür dosya ve bilgi istedi. Orman müdürlüğünün dediğine kanarak mı ses çıkarmadı. ‘Bu sosyal medyada paylaşılanlar doğru mu, yamaçlarda ağaçlar kesiliyor mu’ demedi mi? Bu yamaçlarda kesilen ağaçlar heyelana neden olacak. Yeni ektiğiniz ağaç bir yıl sonra heyelanı veya toprak kaymasını durduramaz. Bu bölgede gençleştirme ihtiyacı yok. Kimse Amazon’da gençleştirme yapmıyor. Kamu, devlet burada, bu ağaç kesimlerine engel olabilmeli.”

Orman kesimleriyle doğada kanser etkisi yaratıldığını belirten Karaarslan, “Biz halk olarak kesmeyin diyoruz, köylülerin büyük çoğunluğu kesime karşı, Bingöl’de, çevrede insanlar ormanların kesilmesini istemiyor.

Ağaç gidiyor, toprak gidiyor, kaynaklarımız gidiyor, hayvanlar zarar görüyor ve hepsi yok oluyor.

Dünya birincisi seçilen balın bu bölgeden çıktığı söyleniyor.

Yetkililerin kendilerini bir kontrol etmeleri lazım; millet ne istiyor, köylü ne istiyor, biz ne yapıyor veya neye izin verdik.

Bir yeri kazarken onun neye mal olacağını çok iyi hesap etikten sonra kazmayı vurursunuz. Devlet bir gelir gider analizi yapacak. Odun gelir değildir. Oradaki ekosistemin bir saatlik oksijenin parasal değerini tahmin edemezsiniz. Oradaki böceğin bir hastalığı yok ettiğini bilemezsiniz. Doğada bu durum var.

Orman kesiminde fiziki zarar kadar fonksiyonel bir zarar da var. Fonksiyonel zararlar insan vücuduna giren kanserler gibidir. Artık sen iyileşme sathını görene kadar, kemoterapi derken ölüp gidiyorsun. 

Bu da aynı şeydir. Doğaya bir kanser etkisi yaratan akıllar, beyinler, odun gözüyle bakan bir sistematik yapıya bürünmüş, hepimizde o tahribatın felaketine maruz kalıyoruz.” dedi.