Reklamı Geç
YAZARLAR
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
Yusuf ALİOĞLU
18 Ocak 2021 - Pazartesi 16:13
11491 defa okunmuş.

Babacığım.

 

Köyümüzün kültür arşivi, Çapakçur’un sempatik esnafı, folklorumuzun duayen ismi, sevenlerinin ‘ali abi’si değerli babam H. Ali Burtaşkıray hakkın rahmetine yürüdü.

 

Babamın 1942’de Çölek’te başlayan ömür serencamını ‘emek, sanat ve muhabbet’ kelimeleri ile özetleyebilirim.

 

Henüz 10-12 yaşlarında Diyarbekir’de inşaatlarda çivi toplayarak, lokantalarda günlük 2 liraya masalarda kullanılmış bardakları toplayarak başladı emek serüveni.

 

“Yememiştir hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlısını' diyerek ömrünün sonuna kadar da hep emeğinin karşılığı ile geçindi.

 

Emekçi kişiliğinin yanında o, tam bir sanat adamı idi. Daha çocuk yaşlarında babasından öğrendiği folklor ve oyun tutkusu hayatının tarzı haline gelmişti. Bir yandan iaşe endişesi ile sabah namazını müteakip başlayan iş hayatının yoğunluğu diğer yandan köy köy, mahalle mahalle gezip, yumurta topuklu sivri burun ayakkabısı, özel olarak diktirdiği şalvarı ve bir başka folklor efsanesinden hediye aldığı kuşağı ile sanatını icra eder, Delilo'dan Gövend'e, Çepik'ten Harrani'ye seyirlik ziyafet sunardı.

 

Yüzlerce Zaza’ca düğün türküsü bilir, onlarca oyun, ritmik hareket ve figürü ustalıkla sergilerdi.

 

Günlerce süren köy düğünlerinin ya da şehirdeki sokak ve sonraları düğün salonlarındaki düğünlerin aranan ismiydi. Mikrofondan önce onun adının ısrarla anons edilişini ve sahneye davet edilişini unutamam. Davul zurna ya da kaval onunla ayrı bir çalar, oyuncular onun sinerjisi ile ayrı bir havaya girer, izleyiciler vücut dilini ustaca kullanan bu efsaneyi izlemeye doyamazlardı. Oyunun en heyecanlı anında mendilini havaya atıp iki diz çöküşü sonrası havadaki mendili yeniden tutması onunla özdeşleşen unutulmaz karelerdendi.

 

Bütün ustalarda gördüğüm bir ayrıntıya onda da ziyadesiyle şahit oldum. Ruhuna yuva yapan folklor aşkı uğruna işyerini ihmal eder, ekmek teknesi zarar görür, işleri kötü giderdi. Ama bunlar asla sanatçı kimliğinin önüne geçmez, asla duygularının yönünü değiştirmezdi.

 

Halk Eğitim Merkezi adına kurduğu ve zamanında çok büyük işlere imza atan folklor ekibi hala efsane ekip olarak anılır.

 

Yurt içinde ve yurt dışında sayısız programa, festivale, belgesel çekimine, yarışmaya katıldı. İki Türkiye birinciliği ve bir Türkiye ikinciliği hediye etti memleketine.

 

Evet. O, aynı zamanda bir gönül eri idi. Konuşmayı, dinlemeyi, muhabbeti ziyadesiyle severdi. Köyün kültür arşivi gibi geniş bir anı yelpazesine sahipti. Hafızası güçlüydü. Büyüklerinden duyduğu anekdotları, hatıraları, önemli olayları kendi çeşnisini de katarak büyük bir ustalıkla anlatırdı.

 

Şehrin tarihine şahitlik edecek, aşağı çarşıdan yukarı çarşıya şehrin nabzını tutacak zihinsel, sözlü dökümanları vardı. Şehrin ilk terzisi, ilk zabıtası, helvacısı, nalbantı, hamalı, kamyoncusu, belediye başkanları ve diğer önde gelenleri hakkında hayran bırakan dolu dolu bir koleksiyonu vardı.

 

Ama gün oldu, o da her fani gibi ömrünü tamamladı ve rabbine yürüdü.

 

Saf, duru, sahih bir akidesi vardı. 1950’lerde ilkokulu bitiren babam, soran, sorgulayan, kurcalayan, eleştiren bir akıl formatına sahipti.

 

İşyerine gelen medrese hocalarına çay-kahve ikram eder, bu arada aklına takılan sualleri bir bir sıralardı.

 

Şahitlik ederim ki, asla tekasür burgacına tutulmadı. Gönül zenginliği, sohbet seyahatleri, kavalın yanık sesi, türkülerin doyulmaz tadı onda dünyalık biriktirmeye yer bırakmamıştı zaten.

 

Günü yaşayan, kalbi ağzında bir insandı. Yarınlar için komplike planlar yapmaz, duygularını doğruca ifade ederdi.

 

Doğup büyüdüğü topraklara şiir tadında bir tutkuyla bağlıydı. Çocukluğunun geçtiği dağları, bayırları, soğuk suları, serin gölgeleri anlatmaya doyamazdı. İnsan canlısıydı; arkadaşlarını, komşularını, köyün büyüklerini ayrıntıları ile aktarır; mizah ve trajedi üslubunu görülmemiş bir ustalıkla dengeler, saatlerce süren sohbetleri ara vermeden devam ederdi. Bu anlamda Zaza’ca sözlü edebiyatının önemli temsilcilerindendi diyebiliriz.

 

Yüzünü hep eski olandan yana tuttu. Eski dostluklar, arkadaşlıklar, paylaşımlar onulmaz bir sancı olarak kaldı onda. Modern olanın ayrıştıran, tekleştiren, uzaklaştıran, yabancılaştıran taraflarına hep mesafeli durdu.

 

Evet Cemal Süreya. Benim de babam öldü.

 

‘Şimdi babasız kalmış çocukların ıssızlaşmış gözleri ile bakıyorum’ etrafa.

 

‘Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!’ Yalnız onun elini öpmek için eğilen başım, şimdi hangi rüzgarlara savuracak kalbimi Nazım.

 

Şimdi baba yokluğunun hüsranıyla yaraları dağlama zamanıdır şairim.

 

Babacığım…

 

Kalemi günün birinde vefatın üzerine tutacağımı hiç düşünmemiştim.

 

Alemlerin rabbi olan yüce Allah, seni rahmeti ve mağfireti ile kuşatsın.

 

Mekanın cennet olsun.

 

“Day bego wuno, day miro şuno / Day havaro derde mı gıruno…”

Adınız
Yorumunuz
Vedat baydogan - 27 Ocak 2021  
Hepsinin en canlı sahidiyim.Allah rahmet ve merhamet etsin inşaallah. Mekanı güzel insanların mekanından olsun.

Zeynephtsr - 27 Ocak 2021  
Yeri doldurulamayacak yegane güzel insan. AMCAM..


Diğer Yazıları

'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
163
ŞEBBİHALAR HER YERDE
332
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
215
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
2510
Köprüler ve Çamurlu Sular
2046
Biriktirdiklerim-7-
1961
Bingöl’ün Referandum Karnesi
2170
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
1594
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1275
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
1908
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
1749
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
1232
“Ben de adayım”
1521
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
1758
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1128
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1189
Biriktirdiklerim-6
1182
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
1338
Engerek Soyu
1735
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3277
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
1843
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
2598
Libası İdrarlı Adamlar
2478
“Hayatın Anlamı” Nedir?
3753
‘Ey kötülük!’
2036
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
2845
'Sıkıntı yok!'
2516
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
2663
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
2335
Hakikate Tanıklık Nedir?
2408
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
2656
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4276
Frankfurt'ta Bir Haşimi
6637
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
4395
Harf Eken Kelime Biçer
5621
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
3479
Çekilin aradan, maradan...
5269
'Biraz da ben konuşayım'
4202
‘Apaçık’ Şiir
4291
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
4463
Kitaplar Dolusu Susmak...
3480
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3079
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
4471
Biriktirdiklerim -5-
2358
Biriktirdiklerim -4-
2834
Biriktirdiklerim -3-
2991
Parayı Nereye Yatırmalı?
2816
Biriktirdiklerim -2-
3204
Biriktirdiklerim -1-
3281
Ne Zaman Reşit Olacağız?
4438