Reklamı Geç
YAZARLAR
ŞEBBİHALAR HER YERDE
Yusuf ALİOĞLU
16 Mart 2025 - Pazar 10:31
1227 defa okunmuş.

‘Nefsine merhameti yazanın adıyla’ dedi ve konumlanacak bir mekan için kısık gözleriyle bir projektör misali etrafı taradı.

 

Yokuşların düzleşip, düzlerin çukurlaştığı bir sosyal afet senaryosunda gözleri oyulan insanlara verilen ışığın değeri nice olacaktı.

 

Ümitsizlik tarlasına dönüşen ve insanların birbirini kemirdiği bu bitimsiz zifiri tünellerde aydınlık adına bir elif miktarı haykırmak istedi.

 

Milyonlarca göçmenin trajedisine şerh düşmek; mültecilere dair uzun hikayelere sözün ve adaletin gücü ile tanıklık etmeyi diledi. Bunca feryat buhar olmasın, kifayetsiz kelimelerle malul bu trajedi bir istatistiğe dönüşmesin, yaşananlar küçük derelerde yosun tutmasın da akıp denizlere varsın istedi.

 

Ama köşe başlarını tutmuş güvenlik politikaları ile mızraklı gazetecilerden, Molla Kasımlardan, uzun kış gecelerinden, her mevzuya uzanabilen uzmanlardan ve emekli istihbarat şeflerinden iniş için yer bulamadı.

 

Görüş açısını etkileyen yoğun sis ve uluyan rüzgarlar bir kümülüs bulutu gibi etrafı kuşatmıştı. Gökler ölüm indirirken yerler ölü püskürüyordu.

 

Dijital insanlık bir kez daha haysiyet dersinden sınıf tekrarına kalırken, acıları program şehvetine meze yapan medya şebbihaları itaat çarkını bu kez de vatan ve millet için çeviriyorlardı.

 

İyilikten ve hayırdan yana ne varsa damla damla azalırken, toplumun kötülük ve şiddet sarmalında organize olmasına takıldı gözleri. Bir fragman için patladı flaş ve aydınlandı her taraf bir süre.

 

‘Üç İyi’ diyordu sesi merhamet kokan adam. Duymak istemese de siyasal iktidarlar ya da her türden yönetenler ile sermaye sahipleri ya da her türden spekülatörler varlığın merkezine Adalet konmalıydı.  

 

‘İyilik’ tüm insanlığın ortak alfabesi olursa; şarkılar, şiirler, resimler, filmler, tiyatrolar, hikayeler, romanlar iyiliğin tınısı ile doldurursa hayatın gözeneklerini renkler ve diller aynı okyanusa akacaktı.

 

Ve ‘akrabaya destek olsaydı’ her fert, yani yakından uzağa bir bilinç hareketi, yerelden evrensele bir iyilik dalgası yalasaydı kurumuş sahilleri, sosyal mesafeleri ve derin uçurumları yakınlaşan kalplerin devleti kurulurdu burçlara.

 

Ve sonra ‘Üç Kötü’ diyerek tamamladı kadim kavisini. Utanç verici, arsız ve çirkin olanı yani kötülüğü en yüce yeminlerle terk etmeliydi insanlık.

 

Akla ve ahlaka aykırı olan yani fenalık sökülüp atılmalıydı en uzak dağların ardına. Fena olana dair her düşünce, her inanç, her ritüel, her miras hatırlanmamak üzere gömülmeliydi uçsuz bucaksız çöllere.

 

Azgınlık, zorbalık ve taşkınlık kan ve gözyaşından, fitne ve zulümden başka ne verebilirdi hayata. Genetiği ile oynanmış madenler, tahrif edilmiş kitaplar, yerleri değiştirilmiş harfler, utancından küçülmüş haritalar, kokmayan çiçekler, yakmayan ateş, boğmayan su hep bu had bilmezliğin ürünleriydi…     

 

Yarım kalmış hikayesine döndü yeniden. Kulağında parçalanmış bir dünyaya dair bitiş sirenleri. Boyunlarda yaftalarıyla yırtılmış peşkirler, sökülmüş çiniler, kırılmış billur kadehler ve kurumuş güller. Kanadı kırık kuşlar merhamet için Gurabahane-i Laklakan sırasında. Acil durum bildirimleri alıyor nasırlı eller, yarılmış topuklar. Karar kılacak bir mekan için alınacak çok yol vardı daha.

 

Ebu Kubeys Dağını düşman sardı dense ulaşılacak bir kulak yok nerdeyse. İçimizden dışımıza taşan mihraklarca işgal edilmiş zihinlere varmak ne mümkün. Her nefis bir blogda, bir sanal mecrada bulmuş teselliyi. Akışkan hayatlar kimliksiz ve gündemsiz yoğunluklar ile malul. Dünden kopuk, yarınsız bugün kafesleri her yanda.

 

Medya şebbihaları, tüketim şebbihaları, itaat şebbihaları, itibar şebbihaları, eğlence şebbihaları, borsa şebbihaları, spor şebbihaları, muhafazakar şebbihalar, post truth şebbihalar…

 

Benzeşen bedenler, bedenlerde tükenen ruhlar, ruhsuzlaşan karakterler. İnsanı anılmaya değer kılan ne varsa bir bir toparlanıp terk ediyor kentleri. Filozofların değil şarlatanların kentleri çoğalıyor. Farabi’nin özlediği ahlaki ve fikri erdemlerle mücehhez şehirler antik birer söylenceye dönüşüyor. Nehirler, bulutlar, kuşlar boşaltıyor sokakları, bulvarları.

 

Yangın suları kuruyor, anneler doğurmuyor. Neşvesiz şimdi ormanlarda cümle nebatat ve hayevan. İmdat fişekleri çaresiz. Felsefenin ve sanatın trajedisi karışıyor egzoz dumanlarına. Düğümlere üfüren sosyal şebbihalar/hortlaklar şehrin elbisesini çalmış, ayartan libaslar var rezidansların göğsünde.   

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Selam Olsun Kubbede Hoş Sadâ Bırakanlara
1375
Bendeki Notlar -12- ‘Çocuk Kalsaydı Büyüklüğüm’
2202
Batı’da Şehir Tarihçiliği
1430
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
2335
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
1597
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
5557
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
1319
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3628
Köprüler ve Çamurlu Sular
2946
Biriktirdiklerim-7-
2738
Bingöl’ün Referandum Karnesi
3118
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
2287
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
2010
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2924
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2625
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
2046
“Ben de adayım”
2244
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2632
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1877
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
2018
Biriktirdiklerim-6
1856
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
2134
Engerek Soyu
2580
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
4007
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2677
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
3367
Libası İdrarlı Adamlar
3268
“Hayatın Anlamı” Nedir?
4503
‘Ey kötülük!’
2837
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3688
'Sıkıntı yok!'
3344
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
3457
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
3152
Hakikate Tanıklık Nedir?
3127
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
3500
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
5037
Frankfurt'ta Bir Haşimi
7480
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
5601
Harf Eken Kelime Biçer
6565
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
4373
Çekilin aradan, maradan...
6227
'Biraz da ben konuşayım'
5125
‘Apaçık’ Şiir
5272
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
5478
Kitaplar Dolusu Susmak...
4413
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
4017
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
5458
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
13031
Biriktirdiklerim -5-
3362
Biriktirdiklerim -4-
3761
Biriktirdiklerim -3-
3958
Parayı Nereye Yatırmalı?
3778
Biriktirdiklerim -2-
4068
Biriktirdiklerim -1-
4158
Ne Zaman Reşit Olacağız?
5388