Belki bir kuyu kadar derinlerdeydi hikayem
Fasılasız mümbit bir karanlıkta
Aykırı bir soluğun hayat verdiği duvarlarda asılıydı kaderim belki de.
Kaçamaktı
Dokunaklı sözlerimin başındaki geniş alınlı coğrafyalar
Gözlerimin kelebeklerle sürdüğü topraklar.
Ne bir okuru vardı bu parşömenin
Kalem değmemiş ümmi dudakların.
Ne bir atölyesi
Firavunlara kafa tutan bu çılgın dalların budakların,
Güftesi yarım kalmış
Onurlu mürekkeplere ödül bu kalkışmaların.
Ne de beyaz yakalılar haberdardı cinlerle dolu bu vadiden
Nazar değmemiş kapaksız kitaplardan
Dipnotsuz bakir söylenceden.
Buldu beni de işte o zehirli marpuç
Bu kelimelere dokunamazdı bir kimse
Hele kalbinden kavga sesli heceler
Sıfır üç depremleri sökülmüşse…
|
||
|