Reklamı Geç
YAZARLAR
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
Yusuf ALİOĞLU
19 Nisan 2022 - Salı 15:46
3364 defa okunmuş.

Machado de Assis.

 

Latin Amerika edebiyatının önemli ismi.

 

Realizmin Brezilya’daki ilk temsilcisilerinden.

 

1891 yılında yazdığı ‘Filozof Köpek’ isimli romanı 2005 yılında Türkçeye çevrilerek İş Bankası Yayınlarından okuyucuyla buluştu.

 

Şair Cevat Akkanat (Edebiyat Hayat Memat, Okur Kitaplığı) üzerinden haberdar olduğum roman, esas olarak gerçekliğin peşindeki bir yolculuğu ve bu süreçte bir köpeğin rolü üzerine yani iyilerin saflığı ve yalnızlığı ile kötülerin örgütlü halleri ve bitmeyen hinlikleri üzerine yoğunlaşır.

 

Son günlerde nedense bu romandan bazı kesitler sayfa sayfa açılıyor zihnime.

 

Yıllar önce okunmuş bir roman ne tür gelişmelerin neticesi olarak sökün edip dururdu?

 

Vaziyeti yokladığımda ‘görüntü kurgusallığı’nın yeni bir hamlesi ile karşı karşıya olduğumu fark ettim.

 

‘İki günü bir olmayanlar’ın dünyasında neydi zihin yönlendiren simülatörlerin yeni olmayan ‘yeni’ hamlesi?

 

Malum, genel seçimler yaklaşıyor. Siyasi partilerin aday adayları da buna bağlı olarak pozisyon almaya başlıyor. Buraya kadarı tanıdık replikler; gök kubbede yeni bir şey yok yani.

 

Siyasal bir kimlik ile herhangi bir partinin çatısı altında ‘mücadele etmek’, ‘hizmet vermek’, ‘söylem seslendirmek’, ‘hedeflere odaklanmak’ gibi siyasal davranışlar da vakay-ı adiyeden sayılmalıdır.

 

Bazı araştırmacılara göre ilk defa Mısır’da MÖ. 1280’li yıllarda başlayan ‘yüceltme ve şeytanlaştırma’ya dönük ‘propaganda’ faaliyetleri (F. Bernard Huyghe) bilinçleri kemirip tercihleri kör kuyulara yönlendirmemişse yani seçim süreçlerine ‘karartma geceleri’ uygulanmamışsa ve bireyin tefrik ve temyiz kabiliyeti hala yerindeyse yaşananlar yine normal sayılmalıdır.

 

Ancak tüm bunlar rutin olarak devam ederken kocaman demos tuvaline, ahlaki bir çaba olan siyaset hamlelerinden çok şeytani bir çaba (İlhami Güler) olarak demagog çamurlarının birer ikişer sıçramaya başladığını izliyoruz.

 

Antik Yunan’da bu çamurun karakteri cinsiyetçi bir ayrımla erkek egemen iken günümüzde bu çamurun karakteri çift cinsiyetli bir fırsatçılıkla daha çok klavye propagandası şeklinde tezahür etmektedir.

 

Özellikle sosyal medya ve fısıltı gazetelerinde izlediklerimizin psiko-sosyal gerçekliğini ve hakikat ile münasebetini daha iyi anlamak için ‘Filozof Köpek’ romanına dönelim yine.

 

Romanın kahramanı Rubiao, son anda gösterdiği bir refleks ile at arabasının ezeceği hiç tanımadığı bir çocuğu kurtarır. Kahramanımız hayat kurtaran bu hamlesini elindeki küçük bir sıyrık ile atlatır. Başta çocuğun annesi olmak üzere olaya şahit olanlar ona şükranlarını sunarlar ve konu orada kapanır.

 

Rubiao aslında olay öncesinde evinden çıkmış, Atalaia Gazetesine abone olmak için hedefine yürümektedir. Olay sonrasında eline bağladığı mendil ile gazeteye uğrayan Rubiao, kendisini bekleyen büyülü zamanlar için ilk adımı attığının farkında değildir.

 

Gazetenin editörü Camacho, mendile sarılı bir elden ve o elin sahibinden dinlediği safiyane cümlelerden yola çıkarak bir kurgunun tohumlarına can suyu verme heyecanıyla başlar yazmaya.

 

Sonraki gün Atalaia gazetesinde Rubiao’yu kahramanlaştıran bol köpüklü bir haber görülür.

 

Rubiao, ‘Brezilya’nın saf ve masum çocuğu’, fıtratına ecinnilerin henüz musallat olmadığı tabula rasa’sı temiz adam önce haberle ilgilenmez. Sonra ilgilenmiyor gibi yapar. En sonunda dayanamayıp göz ucuyla bakar ve ifadelerin sihirli gücüne vurulup ‘ne anlatım ama’ der. Kendisi hakkında kullanılan ‘Seçkin arkadaşımız, cesur dostumuz…’ gibi kelimelerin büyüsüne kapılır ve kendinden geçer.

 

Nedense aklıma bu kez de Yeşilçam filmlerinden ‘Aptal Kahraman’a ait kareler üşüştü. 1983 yapımı filmin başrolünde İlyas Salman vardır yani ‘Şahan Abi.’

 

Gazeteci çocuk bağırır: ‘Heyy! Duyduk, duymadık demeyin. Mapushanede isyan çıkmış; ne gardiyan ne mahkum kalmış. Şahan abim ortalığı dağıtmış.’

 

Koğuştaki basit bir tavla kavgası kenar mahalle sakinlerinin elinde ‘hu hu komşu’, ‘duydunuz mu a dostlar’, ‘ne olmuş ne olmuş’ girizgahları ile habbeden kubbeye çevrilir ve ‘Şahan abinin on sekiz kişiyi öldürdüğü’ haberine dönüşür.

 

Şahan abi komedisini aratmayan bir hızla öğlene doğru Rubiao hakkında yeni anlatılar sokulur dolaşıma. Sokak sokak, mahalle mahalle yeni bir kahramanın adı yazılır duvarlara, çerçevelere. Sonra fizik sınırlar aşılır ve o artık ‘Aziz Paul’ olur.

 

Kısa süre sonra Aziz Paul ismi suistimale açık bir markaya dönüşür ve bundan nemalanan bir sosyal çevre oluşur. Bu kişiler isimlerinde ‘aziz’ havası oluşturacak uydurmalar, yakıştırmalar, anlatılar ile kendilerine de makam biçmeye başlarlar.

 

Romanın bu sahnelerini anakronik bir okuyuşla hatırladığımda bu kez 28 Şubat sürecine dair yüz karası tiplemeleri hatırladım. Bu süreçlerde her türlü değer ve ilkeyi terk eden bu omurgasızlar, 2002 sonrasındaki süreçlerde ganimete koşan bedeviler misali siyasi iklimin imkanlarını koklamış ve kendilerinden ‘Aziz Paul’ler yaratmaya başlamışlardı.

 

En trajikomik olanları ise has daireye giremeyince dönemin meşhur isimleri ile "aynı sitede oturmak, komşu olmak, hemşehri olmak, mahalleli olmak, aynı trende yolculuk yapmış olmak, aynı üniversiteden mezun olmak" gibi abuk sabuk ünsiyet delilleri ile kralın sofrasından nemalanmak ve dahası ‘yakınlaştırılanlar’dan olmak isteyenlerdi.

 

Tekrar romana dönersek; durumdan vazife çıkarma konusunda pek mahir olan bu tacirler sayesinde Rubiao’nun ünü kendini aşmış gazetelerde, radyo programlarında, sohbetlerde ‘başarı’ hikayelerine dönüşmüştü.

 

Böylece düğümlere üfüren toplum mühendisleri ‘muhayyel’ bir kahraman yaratmışlardı. Bundan sonrası bağlı sektörlerin, ara elemanların, hammadde tedarikçilerinin, kabzımalların orijinal ya da yan sanayi yeteneklerine kalmıştı.

 

Üzerimize boca edilmek üzere biriktirilen, renklendirilen, seslendirilen, efektlerle desteklenen ve etrafına çerçeveler yerleştirilen ‘aday adayı adayları’na baktıkça iki şeyi düşündüm:

 

Birincisi, etrafımızda ne kadar kahraman adayı ya da Aziz Paul namzedi varmış da bu nimetlerden habersiz gafillermişiz.  

 

İkincisi ve asıl olanı ise; kendi yarattığı muhayyel kahramanlar üzerinden ikbal devşirmeye ayarlı çevrimini tamamlayamamış ne kadar çok ‘müstakbel’ müsveddesi varmış…

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Selam Olsun Kubbede Hoş Sadâ Bırakanlara
1131
Bendeki Notlar -12- ‘Çocuk Kalsaydı Büyüklüğüm’
2084
Batı’da Şehir Tarihçiliği
1336
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
2244
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
1506
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
5470
ŞEBBİHALAR HER YERDE
1139
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
1234
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3524
Köprüler ve Çamurlu Sular
2856
Biriktirdiklerim-7-
2638
Bingöl’ün Referandum Karnesi
3007
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
2189
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1903
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2814
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2551
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
1959
“Ben de adayım”
2155
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2545
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1786
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1922
Biriktirdiklerim-6
1758
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
2038
Engerek Soyu
2488
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3911
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2590
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
3290
Libası İdrarlı Adamlar
3168
“Hayatın Anlamı” Nedir?
4409
‘Ey kötülük!’
2753
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3594
'Sıkıntı yok!'
3243
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
3080
Hakikate Tanıklık Nedir?
3026
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
3416
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4954
Frankfurt'ta Bir Haşimi
7374
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
5515
Harf Eken Kelime Biçer
6458
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
4275
Çekilin aradan, maradan...
6123
'Biraz da ben konuşayım'
5023
‘Apaçık’ Şiir
5173
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
5366
Kitaplar Dolusu Susmak...
4309
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3921
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
5334
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
12891
Biriktirdiklerim -5-
3244
Biriktirdiklerim -4-
3650
Biriktirdiklerim -3-
3851
Parayı Nereye Yatırmalı?
3663
Biriktirdiklerim -2-
3949
Biriktirdiklerim -1-
4044
Ne Zaman Reşit Olacağız?
5290