Her kafanın bir ses çıkardığı ortamda biz de bir ses çıkarıp Rusya’nın çok beklemeden Ukrayna’ya tümüyle girip kısa ve şiddetli bir çatışmayla rejimi düşüreceğini, iki cumhuriyeti topraklarına ilhak edip, Ukrayna’da uydu bir yönetimi iş başına getireceğini, Ukrayna’ya gaz verip Rusya’yı tahrik eden batının da olan biteni seyredeceğini yazmıştık. Keşke yanılsaydık. 

Yazmıştık da.. Yine de olan biteni insan hazmedemiyor.. neyse..

Ukraynalılar, dil, din, ırk ve mezhep olarak Ruslardan farklı bir millet değildir. Geçmişte dikkate alınacak savaşları, anlaşmazlıkları, ezeli düşmanlığa sebebiyet verecek cürümleri filan dahi yoktur. 

Sovyetler yıkıldıktan sonra 16 üyeli NATO,  Varşova Paktı’ndan kopan 14 üyeyi alarak  üye sayısını30 a çıkartmıştır. Haritayı açıp bakarsanız Rusya’nın NATO tarafından yavaş yavaş sistemli ve kararlı bir şekilde kuşatıldığını görürsünüz. Hatta soğuk savaş döneminde her iki kutuptan uzak durmuş Finlandiya ve İsveç’te NATO’ya girip girmemek tartışılıyor.

Rusya’nın yerinde kim olsa bunu yapardı, kestirmeden söyleyelim. 

Batıyı yöneten eller, iki kutuplu kuvvetler dengesinde soğuk savaş gerilimini istiyorlar. Rusya ya ona biçilen rolü üstlenip dünyada başrol oynayacaktı ya da silik bir 3. dünya devleti olma yolunda kuyruğunu bacağının arasına alıp olan biteni seyredecekti. 

Batı Rusya’ya karşı Ukrayna’yı koruyacaktı. Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulayacaktı. Ama savaş başlamadan yalnızca bir gün önce Rus bankaları, Amerika’daki bankalardan tonlarca dolar çekip uçaklarla Rusya’ya taşıdılar. Benzer durumlarda müslüman ülkelerin yüzmilyarlarca dolarına bloke koyuveren Amerika bunu sadece seyretti. Daha hiç başlanmayan Kuzey Akım2 doğalgaz boru hattının ruhsatı iptal edildi ama Mavi Akım boyuna doğalgaz basıyor. 3-5 kişiyi kara listeye almakla, 3-5 bankayı devre dışı bırakmakla Rusya’ya yaptırım mı uygulayacaklar, bunu kendi halklarıne ve Ukraynalılara nasıl izah edecekler merak ediyorum. 

Rusya, ilk olarak Gürcistan’a müdahale edip özerk cumhuriyetleri tanıyıp NATO ülkesi olmasını engelledi. Sonra Karabağ’da Azerbaycan’a yol verip batılılaşma yolunda körü körüne ilerleyen Ermenistan’a diz çöktürdü. Sonra Beyaz Rusya’daki seçimlere müdahale ederek onları ebediyen batıdan ayırdı. Şimdi de Ukrayna’ya çöküyor. 

Rusya’nın bu kadar güçlenmesi Türkiye için tehlike midir. Tehlikedir. Ancak 70 yıl nisbi olarak çok daha ihtişamlı Sovyetler Birliği’nin yanında Rusya ne olabilir ki. Ve tahıldan ve Anıtkabir’in bayrak direğinde kullanılan ip dışında çok bir şey üretmeyen, çakaralmaz Kırıkkale tabancaları ve havan mermileri dışında savunma sanayisinin tamamı yurt dışına bağlı Türkiye ile şimdiki Türkiye de bir değil. Kaldı ki batının bizimle dost görünümünün altından riyakar yüzü iyice gün yüzüne çıkmış, NATO üyeliğimiz sonlanmaya yüz tutmuş ve Rusya ile çok yerde lokal ittifaklar kurmak milli çıkarlarımıza uygun düşmüştür. 

Irak, İran, Suriye ve Türkiye’den toprak koparıp Kürt devleti kurdurmak isteyen batının Ukrayna’da toprak bütünlüğünü savunurken çelişkisine dikkat etmenizi isterim. 

Demokrasi, özgür dünya masalları, devletleri yönetenlerin halklarını uyutmak için kullandığı söylemlerdir. 

Kırım, içimizde kanayan yaramızdır. Bu topraklarda müslüman türkler nefes almaya devam ettikçe Kırım davası bitmez. Çarlığın devamına dönüşen Rusya için Doğu Roma İmparatorluğu’nun varisliği ve ortodoksluğun kalbi İstanbul üzerindeki emelleri hiç unutulmamalıdır. 

Ukraynalılar, savaşa hiç inanmadılar. Yunanlıların Kıbrıs Savaşı’nda son dakikaya kadar batılıların kendilerine yardım edeceklerini umdukları gibi batıdan yardım beklediler. Sivillerin görüntülerinden savaşa hiç hazırlıklı olmadıkları anlaşılıyor. Ne kadar savaşacaklarını göreceğiz. Keşke topraklarını koruyup Rusları kendi coğrafyalarından çıkarabilseler. Ama ilk gün Başkent Kiev’e asker indiren Ruslara karşı fazla direneceklerini düşünmüyoruz. Batıya güvenen her millet gibi akibetleri hüsran olacak. Bizdeki batılı olma hülyalıları bu olayda dahi rüyalarından uyanmayacaklardır. 

Üretilen silahlar tüketilmeliydi. Üretilecek olanlar satılmalı. Reklama da ihtiyaç var. E bunlar için de savaş festivali en uygun ortam. Hangi silah, insanları son nefesini verirken nasıl havalarda uçuruyor, hangisi nasıl yığınları biçiyor, hangisi ateş bulutunu ne kadar havaya yükseltiyor, hangisi tek atışta ne kadar öksüz bırakıyor savaşın kendisinden başka ne daha iyi gösterebilir. Ve şimdi bölge ülkelerinin kan tüccarlarından ne siparişler vereceğini bir düşünün..

Bayraktar TB2 sihalarımızın Rusya’nın eline geçecek olması kötü bir haber. Savunma sanayisinde özellikle motor ve hava savunma sistemleri konularında ciddi müttefiklik anlaşmalarımız hükümsüzleşecek. Umarım devletimiz önlemlerini almış ve geçerli b-c-d-e planları yapmıştır. 

Çok daha üstün kuvvetlerle 1 ayda ancak Bağdat’a girebilen Amerika’ya bir bakın, bir de bir günde Kiev’e asker indiren Ruslar’a. Kuşkusuz savaş konusunda Asyalılar batılılardan çok daha mahir. 

Bu savaş, güce dayalı toprak ilhakını bundan sonra meşru kılar. Bu durum, zaten bizim olan Ege adalarına çöküp geri almamızın önündeki engelleri tümden kaldırır. 

Artık Karadeniz’de bol bol Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, tanımıyoruz filan teraneleri söylenir. Ambarga yaptırım derken yine bizim ekonomimize darbe üstüne darbe vurulur. Allah kimseye taşıyabileceğinden fazla yük vermez. Bu devlet hepsinin altından kalkar inşaallah..

Yazdıklarımız tabii ki bilgi ve tecrübeye dayalı faraziyeler. Umarız olağanüstü şeylerla karşılaşıp, savaşın Ukrayna’nın dışına taştığını görmeyiz. 

Her durumda Amerika’nın varlığını çok daha fazla hissettireceği ve ısınan suları hiç soğumuyacak Karadeniz’de, oyun içinde, içinde oyun olan oyunlara şahit olacağız bol bol. Her duruma hazır olmak gerekir. 

Türkiye bu savaşta asla taraf olmamalıdır. Özellikle boğazlar konusunda her türlü oldu bittilere hazırlıklı olmalıdır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni her durumda tarafsız yorumlarla uygulamalıdır. 

Allah devlet idarecilerimize keskin bir akıl ve üstün bir basiret versin inş.