ÜRETİCİ İLE MARKET ARASINDAKİ FİYAT FARKI YÜZDE 500’Ü BULDU

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mayıs ayında üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını, üreticinin hububattaki fiyat beklentisini, Mayıs ayı girdi fiyatlarını ve 1 Haziran Dünya Süt Günü münasebetiyle süt sektöründe yaşanan son gelişmeleri yaptığı görüntülü basın açıklamasında değerlendirdi.

-ÜRETİCİ İLE MARKET ARASINDAKİ FİYAT FARKI

Bayraktar, mayıs ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 522,5 ile elmada görüldüğünü belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Elmadaki fiyat farkını yüzde 393,6 ile kabak,  yüzde 373,7 ile ıspanak, yüzde 330,8 ile salatalık, yüzde 325,1 ile marul, yüzde 292,1 ile sivri biber,  yüzde 268,8 ile kuru üzüm, yüzde 253,3 ile kuru fasulye, yüzde 245,4 ile yeşil mercimek takip etti.

Mayıs ayında elmada üretici market fiyat farkı yüzde 500’ün üzerindeyken, 4 üründe yüzde 300’ün, 9 üründe yüzde 200’ün üzerinde gerçekleşti.

Elma 6,2 kat, kabak 4,9 kat, maydanoz 4,8 kat, ıspanak 4,7 kat, salatalık ve marul 4,3 kat, sivri biber 3,9 kat, kuru üzüm 3,7 kat, kuru fasulye ve yeşil mercimek 3,5 kat, kırmızı mercimek, taze fasulye ve patlıcan 3,3 kat, nohut ve kuru incir 3,2 kat fazlaya tüketiciye satıldı.

Üreticide 2 lira olan elma 12 lira 45 kuruşa, 2 lira 34 kuruş olan kabak 11 lira 55 kuruşa, 3 lira olan ıspanak 14 lira 21 kuruşa, 1 lira 59 kuruş olan salatalık 6 lira 85 kuruşa, 1 lira 99 kuruş marul 8 lira 46 kuruşa, 3 lira 25 kuruş olan sivri biber 12 lira 74 kuruşa, 14 lira 50 kuruş olan kuru üzüm 53 lira 47 kuruşa markette satıldı.”

“TMO, MÜDAHALE ALIM FİYATINI ÜRETİCİ MALİYETLERİNİ, İTHALAT VE DÜNYA FİYATLARINI GÖZETEREK AÇIKLAMALIDIR”

“Türkiye için özellikle hububat sanayi stratejik bir konuma gelmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başta hububat olmak üzere tarıma etkisi ve ülkemizdeki tarımsal gelişmeler, hububat üretimine çok daha fazla önem vermemiz gerektiğini göstermektedir. Çünkü TÜİK’in tahmini rakamlarında da ifade edildiği gibi bu yıl buğday rekoltesi 20 milyon tonun altında beklenmektedir.

TMO, maliyetler karşısında üretim yapmakta zorlanan çiftçinin önümüzdeki yıl tarlada kalabilmesi için 2021-2022 döneminde müdahale alım fiyatını üretici maliyetlerini, ithalat ve dünya fiyatlarını gözeterek açıklamalıdır.

Dünya buğday fiyatları ise ortalama 476 dolar seviyelerindedir. Yani bugünlerde 16,38 Türk lirasından işlem gören dolar kuruna göre FOB dünya fiyatları yaklaşık ton başına 7800 lira seviyesindedir.

Devam eden Rusya-Ukrayna savaşının dışında dünyada üretici ülkelerin ihracata getirdiği kısıtlamalar hububatta spekülasyona davetiye çıkarmaktadır. Bu durumda başta buğday olmak üzere hububat fiyatlarındaki aşırı yükselmeler nasıl önlenecektir?

TMO stratejik bir konumdadır. Üreticiyi memnun edecek bir fiyat politikasıyla hububat alımı yapamazsa piyasayı regüle edecek güvenlik stoğu oluşturamayacaktır. Bu dönemde güvenlik stoğunu ithalatla karşılama imkânı azalmıştır.

TMO’nun alım politikasında hata yapma lüksü yoktur. Aksi takdirde sektörde spekülasyona davetiye çıkarmış olur, stokçuluk yapmak isteyenlere de gün doğar. Bu fırsatçılar stoklayacakları buğday nedeniyle halkın ekmeğinin fiyatıyla oynayabilirler. Un ve makarna üretimimiz ve ihracatımız da düşebilir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak şimdiden TMO’yu uyarıyor, gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz.”

MAYIS AYI AYLIK VE YILLIK GİRDİ FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİM

“Gübre fiyatları Mayıs ayında, Nisan ayına göre küçük bir oranda düşüş gösterse de fiyatlar üreticilerimiz açısından halen çok yüksektir.

Mayıs ayında amonyum sülfat gübresi yaklaşık yüzde 4,6, kalsiyum amonyum nitrat gübresi yüzde 3,3, 20.20.0 kompoze gübresi 2,2, üre gübresi yüzde 1,8 ve DAP gübresi yüzde 1,1 oranında düştü. 

Geçen yılın Mayıs ayına göre ise son bir yılda, üre gübresi yüzde 253, kalsiyum amonyum nitrat gübresi yüzde 224, amonyum sülfat gübresi yüzde 219, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 190 ve DAP gübresi yüzde 167 oranında arttı. 

Mazot fiyatı aylık bazda yüzde 6,5 oranında, son bir yıla göre ise yüzde 238,7 oranında arttı.

Besi yemi ve süt yemi Mayıs ayında Nisan ayına göre yüzde 5, son bir yılda ise besi yemi yüzde 128, süt yemi yüzde 132 oranında arttı.

Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 99,7, zirai ilaç fiyatları ise yüzde 88,2 ile 140 arası oranlarda artış gösterdi.

Girdi fiyatları enflasyonun yaklaşık 3 katıdır.

Girdiler makul fiyatlardan üreticilere ulaştırılmalı, üretimin sürdürülebilirliğinin çok önem kazandığı bugünlerde üreticilerin üretimden kopması veya az üretmesi önlenmelidir.

Üreticilerimiz girdi maliyetlerinin yüksekliği dışında kuraklık, don, dolu, aşırı yağış, sel, hortum gibi doğal afetlere yoğun bir şekilde maruz kalarak açık alanda üretim yapmaya çalışıyorlar.

Üreticilerimize moral vermek, üretimde kalmalarını sağlamak veya az üretmelerini önlemek için girdiler makul fiyatlardan üreticilere ulaştırılmalı, maliyetleri düşüren bir üretim teşvik paketi açıklanmalıdır.”

-SÜT SEKTÖRÜNDE YAŞANAN SIKINTILAR

Bayraktar, şunları söyledi: “Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir. Yani üretici kadar tüketiciyi de korumak, arz kadar talebi de belli seviyelerde tutacak tedbirleri almak gerekiyor.

Son yıllarda süt üreticileri düşük çiğ süt fiyatı ile yem başta olmak üzere ciddi oranda artan girdi fiyatları arasında sıkışmış, çareyi ya işletmesini küçültmekte ya da hayvanlarını elden çıkarıp sektörden çıkmakta bulmuştur.

Son bir yılda mısır silajı fiyatları yüzde 148, süt yemi fiyatları yüzde 131, saman fiyatı yüzde 117, yonca fiyatı ise yüzde 108 oranında arttı.

Üreticilerimizi sektörden küstürmemek, üretimden koparmamak ve sektöre tutunmalarını sağlamalıyız. Aksi durumda üreticilerimizi geriye döndürmemiz mümkün olmaz. Zaten tarımda yaş ortalaması 50-55 oldu, gençler tarımda çalışmak istemiyor. 10 yıl sonra şu anki üreticileri de bulmamız mümkün olmayacaktır.

Üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için en az 1,5 olarak belirlenen çiğ süt/yem paritesinde dengeyi sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Hayvancılık destekleri artarak devam etmelidir. Sürekli artan yem fiyatlarına radikal tedbirler alınmalı, yem piyasasına müdahale edilmelidir. Bu kapsamda yemde de akaryakıtta uygulanan eşel mobil sistem gibi bir sistem hayata geçirilmeli, üreticilerin yeme gelen zamlar nedeniyle mağdur olmaları ve belirlenen pariteden sapmalar önlenmelidir.

Okul sütü programı tekrar hayata geçirilmeli, program doğal yolla imal edilen peynir, yoğurt, ayran, dondurma gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir.

Süt ürünleri fiyatları markette çok artmış, tüketicilerin alım gücü düşmüştür. Sütün çocuklar, hamileler ve gençler açısından önemi dikkate alındığında hayvansal proteine ulaşamamanın yol açacağı sağlık riskleri düşünülmelidir. Halka sosyal yardımlar kapsamında süt ve süt ürünleri dağıtımı yapılmalıdır.”

(Haber Merkezi)