“ŞİDDET İNSANLIK SUÇUDUR”

Perşembe günü Bingöl’e gelerek çeşitli programlara katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, dün de Ulu Camii’nde “Şiddet İnsan Onuruyla Asla Bağdaşmaz” başlıklı hutbe okudu, ardından Cuma namazı kıldırdı.

Peygamber efendimizin Veda Hutbesi’ndeki “Ey insanlar! Bu Zilhicce ayınız, bu Mekke şehriniz, bu kurban bayramı gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız, şeref ve namusunuz da aynı şekilde mukaddestir." Sözlerini okuyarak konuşmasına başlayan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Yüce dinimiz İslam’a göre, kadın, erkek, çocuk, genç ve yaşlı her insanın bedeni, kişiliği, hayatı, haysiyeti, iffeti ve şerefi dokunulmazdır. Onun içindir ki hiçbir kimse bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edemez. Şerefini ve onurunu zedeleyecek davranışlarda bulunamaz. Canlı cansız hiçbir yaratılmışa zarar verecek bir tavır ve tutum içinde olamaz” dedi.

İnsana şiddetin acizlik olduğunu ifade eden Erbaş, şunları söyledi: “Maalesef her geçen gün daha fazla şahit olduğumuz insana yönelik şiddet vicdanlarımızı yaralıyor, yüreklerimizi dağlıyor. Zaman zaman kadın cinayetleri gözümüzün önünde yapılıyor. Oysaki inancımızda asla yeri olmayan şiddet, insanlık suçudur. Şiddet, acizliktir, merhametsizliktir, zulümdür. Şiddet, can dokunulmazlığı ihlalidir ve insan onuruyla bağdaşmamaktadır. Hiçbir gerekçe, şiddet için mazeret olamaz.

Şiddetin dini, dili, ırkı, coğrafyası ve sosyal statüsü yoktur. Kimden gelirse gelsin şiddetin hiçbir şekli kabul edilemez. Rabbimizin gazabı, meleklerin, gök ve yer ehlinin laneti, şiddete yeltenen, Allah’ın dokunulmaz kıldığı canları katleden zalimlerin üzerinedir. Onlar dünyada rezil rüsva olmuşlardır. Ahirette ise varacakları yer ancak cehennemdir.

Dinimize göre asıl olan şefkattir, merhamettir, yaşatmaktır. Yaradan’dan ötürü yaratılanı hoş görmektir. Allah’ın masum kıldığı cana kıymamak, zarar vermemektir. Nitekim Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bu husus şöyle dile getirilmektedir. Buyuruyor ki Rabbimiz, “…Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”

Şiddet ve merhametsizlik görüntülerinin sık sık ekranlara taşındığı günümüzde bize düşen, her durumda merhameti kuşanmak, insaflı ve vicdanlı davranmaktır. Sevgi ve ülfeti, muhabbet ve şefkati hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmektir. Eşimizi, çocuklarımızı, ailemizi, komşularımızı ve tüm çevremizi elimizden ve dilimizden emin kılmaktır. Şiddeti doğuran, yaygınlaştıran, normal gösteren, şiddete yönlendiren her türlü söylem ve davranışın karşısında durmaktır. Şiddetin ortadan kalkması, insan onurunun korunması için var gücümüzle gayret etmektir. Şiddete yeltenmek bir yana, gönül kırmanın dahi Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük bir vebal olduğunu asla unutmamaktır. Karıncayı dahi incitmekten sakınan bir medeniyetin mirasçısı olduğumuzu her daim hatırda tutmaktır.

Bu vesileyle şiddete maruz kalarak hayattan koparılan tüm kardeşlerime Cenâb-ı Hak’tan rahmet diliyorum. Yüce Rabbimiz, merhameti önce yüreklerimize sonra da tüm yeryüzüne hâkim kılmayı bizlere lütfeylesin.”

Erbaş STK temsilcileriyle buluştu

Bir dizi programla katılmak üzere Bingöl’e gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle de bir araya geldi.

Bingöl Üniversitesinin Konuk Evi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, il buluşmaları kapsamında gittiği her ilde STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldiğini ifade ederek, “Bundan amacımız tanışmak, buluşmak. Dertlerimizi paylaşmak, milletimize daha iyi nasıl hizmet edebiliriz? Diyanet hizmetlerini milletimizin farklı sivil toplum kuruluşları ile birlik, beraberlik içerisinde nasıl yapabiliriz? Şehrimizin çocuğundan gencine, kadınından erkeğine, öğrencisinden memuruna kadar her kesimine nasıl destek olabiliriz? Bunları konuşuyoruz, müzakere ediyoruz” dedi.

Erbaş, STK’ların önemine işaret ederek, “Ülkemizde yüzlerce vakıf var. Bu bizim medeniyetimizin en büyük kazanımlarından birisidir. Medine döneminden Abbasiler’e, Abbasiler’den Selçuklulara, Selçuklular’dan Osmanlı'ya… Endülüs medeniyeti de önemli bir vakıf medeniyetidir. Bugüne, yaşadığımız 21. asra geldiğimizde vakıfların her zaman birliğimize, beraberliğimize, milletimizin yardımlaşmasına çok büyük katkıları olmuştur.” diye konuştu.

“HER YERDE İYİLİK TOHUMU SAÇACAĞIZ”

Kur’an-ı Kerim’de Müslümanlara iyilikte ve takvada yardımlaşmalarının, günahta ve düşmanlıkta ise yardımlaşmamalarının emredildiğini hatırlatan Erbaş, “Kötüler, kötülükte yardımlaşıyorlar. Kötüler, dünyayı yaşanmaz hale getiriyorlar, görüyorsunuz. Neden? Biz meydanda olmadığımız için. İyiler meydanda olmadığı için. Müslümanlar meydandan uzaklaştırıldığı için kötülere kalıyor ortalık. Bütün Peygamberler yeryüzünde kötülüğü yok etmek için, kötülüğü ortadan kaldırmak için ne yapmışlar? O zaman bizim de bunları yapmamız lazım. Yeniden Peygamber gelmeyeceğine göre Peygamber varislerinin omuzlarında bu emanet. Yeryüzüne iyilik egemen oluncaya kadar bizim gayret etmemiz, çalışmamız lazım. Biz tohumu saçalım. Üniversitelerimizde hocalarımız iyilik tohumunu saçsın. Liselerimizde, orta dereceli okullarımızda öğretmenlerimiz, camilerimizde imamlarımız, vaizlerimiz, müezzinlerimiz, vakıflarımızda sizler kanaat önderlerimiz iyilik tohumunu saçsın.” ifadelerini kullandı.

Erbaş, bölgedeki devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasındaki fikir birliğinin eylem birliğiyle desteklenmesinin sonuç getireceğini belirterek, “Eylem Birliği çok önemli. Hep birlikte güçlerimizi birleştireceğiz. Burada şimdi hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz. O zaman hepimizin benzer şeyleri yapmamız lazım. O zaman neticeyi alacağız. Gençlerimiz, çocuklarımız yoldan çıkmayacak. Ailelerimiz Müslümanca yaşayacak. Bu bizim elimizde, yeter ki niyet edelim. Niyetimiz samimi olursa ki öyle olması gerekiyor. ‘Din nasihattir’ O zaman Rabbimiz bizim niyetimize göre ameller yaratacak, bizi muvaffak kılacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin en büyük dertlerinden birisinin de terör örgütleri olduğuna vurgu yapan Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı.

“Osmanlı'yı da böyle yıktılar. Bizi de böyle yıkmaya kalkıştılar ama elhamdülillah milletimizin birliği, beraberliği, dayanışması fikir ve eylem birliği ile bu problemin üstesinden geliyoruz. Askerimizle, polisimizle, devlet, millet dayanışması ile bu uru yok ediyoruz. İnşallah bundan sonra birliğimiz, beraberliğimiz daha da arttıkça bizi birbirimize düşürmeye çalışan, Osmanlı’yı nasıl 40 parçaya böldülerse, Anadolu dediğimiz bu sınırları da bize çok görerek parça parça etmeye çalışan dahili ve harici hainlere fırsat vermeyeceğiz inşallah. Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, bayrağımız bir, ezanımız bir, vatanımız bir. Bu birler o kadar çok ki, bu birler bizi daha da çok birleştirecek. Bu birleri gençlerimize, çocuklarımıza intikal ettirmek, geleceğimizin, istikbalimizin daha da parlak olacağını gösteriyor.”